Kamboçya Gezisi ve Kamboçya’nın Acı Tarihi

8 Nov

Her ne kadar “Dünyanın Yeni 7 Harikası” seçilirken Aya Sofya ile aynı kaderi yaşasa da; bu durum Angkor Wat’ın bir gezginin hayalindeki yerini kesinlikle değiştiremez.  Sanırım bizi de Kamboçya’ya çeken temel faktör “Angkor Wat”ın mistik cazibesiydi.  Ne mutlu ki Kamboçya gelenlere etkileyici tapınaklardan çok daha fazlasını sunuyor ve ayrılırken mutlaka buraya bir gün dönmeliyim diyorsunuz.

IMG_1326

IMG_1282

Sonuçta hiçbir fikrimizin olmadığı bir ülke olduğu için Lonely Planet’ın “Southeast Asia on a Shoestring” kitabına çok sık danıştık, gitmeyi düşünenlere de kesinlikle tavsiye ederiz. Biz Kamboçya’ da tercihimizi Angkor Wat’ın bulunduğu Siam Reap’ten yana kullandık. Ancak diğer gezginler kırsalının da inanılmaz etkileyici olduğunu söylüyorlar, kim bilir belki bir gün Kamboçya kırsalının yolları gözükür bize. Siam Reap’e ulaşım biraz sıkıntılı; Tayland’dan karayoluyla geçmek bir dert, zira hem yollar iyi değil hem de 2-3 araç değiştirmek gerekiyor. Ama zamanı bol olanlar için alternatif bir tercih olabilir. Bangkok’dan uçuşlar pahalı olduğu için biz AirAsia ile Kuala Lumpur üzerinden ulaştık Siam Reap’e. (gidiş dönüş kişi başı 250.-TL civarı) Bunun dışında Kamboçya’ya ulaşmanın diğer ön koşulu vize. O da Kamboçya Dış İşleri Bakanlığının sitesinden online olarak alınıyor (25 usd) ve çıktısını alarak yola koyulabiliyorsunuz.

IMG_1318

IMG_1358

Evet, sonunda Siam Reap havaalanına vardık. Şehirden biraz uzak olduğunu bildiğimizden hemen havaalanının dışındaki tuktukçularla pazarlığa giriştik. Ve daha sonra Kamboçya’da çokça hissedeceğimiz 3 kuruş için kalplerini mi kıralım insanların mantığıyla 3 günlüğüne 55.-USD’ye Chang’le anlaştık. Gerçekten de bizi havaalanına tekrar bırakana kadar Chang bize kah rehberlik etti, kah bizim yerimize posta kutusuna mektup attı. Zaten tapınakların yayılmış olduğu Angkor bölgesi o kadar büyük ki eğer ben o sıcakta gün boyu bisiklet sürebilirim gibi bir iddianız yoksa tuktuk dışındaki tek alternatifiniz araba kiralamak. Şahsi görüşüm o da çok kolonyal bir tavır oluyor ve yerelle temasınızı ciddi anlamda koparıyor. Tuktuk kiralayarak tüm ulaşım masraflarınız tek kalemde bitivermiş oluyor.

IMG_1080

IMG_1285

Siam Reap’de kalacak yer olarak bir dolu opsiyon var. Son yıllarda zengin beyaz turistlerin rağbetiyle birlikte beş yıldızlı bir dolu otel açılmış, fiyatlar da Avrupa standartlarına ulaşabiliyor. Ama biz 3 yıldızlı bir otel olan Terrasse des Elephants’da kaldık ve her anlamda inanılmaz memnunduk. 2 kişilik odaya günlük 55.-USD vermiş olduk ama daha düşük bütçeli seyahat edenler için fiyatlar aşağıya doğru çok esnek. Yalnız mümkün olduğunca merkezde otellerde kalın çünkü aksi halde otele bağımlı yaşamış olacaksınız. Bu arada aman ha sinek kovucu almayı unutmayın zira, etrafı tamamen pirinç tarlalarıyla çevirili bir şehirdesiniz.

IMG_1154

IMG_1295

Siam Reap yeme içme anlamında ise tam bir cennet. Gerçi insan hızlıca yerel fiyatlara alışıyor ama son derece güzel bir yemeğe 3.-USD yanında bir biraya 50 cent vermek paha biçilemez. Fransız varlığı yemekleri de etkilemiş, bu durumun olumsuz olduğunu söyleyemiyoruz.  Genel olarak hiç kötü bir deneyim yaşamadık ama özellikle tavsiye edebileceğimiz 2 restaurant var:

IMG_1403

IMG_1276

1-      Le Tigre (Old Market Area, Pub Street): İnanılmaz lezzetli yemekleri olan bu mekan aynı zamanda Lonely Planet’ın da tavsiyesi. Yemekler 3-4 usd , bira ise 1 usd. Bu  arada meraklıları için yemek kursları da mevcut hem de sadece 12 usd.

2-      Khmer Family Restaurant: Yemeklerin yine 3-4 usd olduğu bu mekan yine tavsiyemiz.Hem de biralar 50 cent, kokteyller ise 2 usd. Özellikle muz yaprağı içerisinde gelen Amok son derece lezzetliydi.

 IMG_1279

IMG_1203

Özellikle 2. evlilik yıldönümümüzü henüz kutladığımız bu günlerde hala balayına ait yazıları tamamlamamış olmanın utancı bambaşka bir konu. Üzerine Tanzanya ve Nepal’i de gezdikten sonra şu an Kamboçya ile ilgili birkaç değerlendirme yapabilirim sanırım. Nepal gibi ülke içerisindeki krizleri 2000’li yıllara sarkmasa dahi; Kamboçya çok daha büyük acılar çekmiş bir ülke ve yaraların henüz sarılamadığı çok açık. Bununla birlikte en azından Siam Reap turistler için öylesine ideal bir şehir ki çok kısa zamanda kendini toparlamış. Basit bir kıyaslama yapmak gerekirse Katmandu ya da Zanzibar Stone Town’dan sonra bir gezgin için gezmesi öylesine kolay ki, çok kalabalık ya da büyük değil. Etrafta bir şekilde İngilizce bilen birileri var, güvenlik anlamında hiç ama hiç endişe yaşamıyorsunuz, çok ucuz ve insanları çok güzel, çok sıcak. İşte tam da bu yüzden dünyada alternatif bir yer arayanlar ama henüz zorlu seyahatlere hazır olmayanlar için ideal başlangıç hem de Tayland ile birleştirmek de ayrıca kolay ve güzel olabilir.

IMG_1272

IMG_1090

kambocyada gezgin

Kamboçya’daki Mutlu Gezginler

Biz bir çok farklı kaynakta insanların Nepal’e ilk kez hangi amaçla giderse gitsin 2.kez insanları için gittiğini okuduk ancak bence bunun tam karşılığı Kamboçya’da. Siam Reap’in fazla turistik bir yer olduğu gerçeğini kabul etmek gerekiyor sanırım, ancak daha kırsalı gezen arkadaşlar inanılmaz deneyimler yaşamışlar. Bizim de aklımızın bir köşesinde Kamboçya – Laos alternatif bir güzergah olarak duruyor. Sonuç olarak kesinlikle Kamboçya’yı görün diyoruz, Siam Reap’e bir uçak bileti alın, bir tuktukçuyla anlaşın ve bırakın 3 günde tüm Angkor Wat’ı gezdirsin size, bu arada güzel mümkünse havuzlu ; çünkü gün boyu güneş altında gezdikten sonra o kadar tatlı geliyor ki, bir otelde kalın ve güzel Kimer yemeklerini yiyin…

IMG_1484

Ama sakın burasının yakın zamana kadar büyük acılar çekmiş insanların vatanı olduğunu unutmayın, gerçi zaten adım attığınız andan itibaren bunu iliklerinizde hissedeceksiniz.

IMG_1171

Gezinin tarihi boyutu ile ilgilenmeyenler bundan sonrasını hiç okumayabilirler. Aslında ansiklopedik bilgi vermek pek tarzım değildir, yine de Kamboçya’yı anlamak adına belli konular hakkında fikir sahibi olmak gerektiğini düşünüyorum. Kendilerini ait hissettikleri Kimer İmparatorluğu 9-15. yy. arasında bölgede hüküm sürüyor, akabinde Tayland istilası, Fransız Mandası , Japon İşgali derken yakın tarihimiz adına Kamboçya’yı en çok etkileyen olay gelip çatıyor: Vietnam Savaşı.

Şöyle ki ilk etapta net bir taraf tutmayan Kamboçya, zaman içerisinde Kuzey Vietnamlılar’a destek oluyor daha doğrusu “Ho Chi Minh Trail” üzerinden Vietnam’a yardım gidiyor. Bunun üzerine Amerika çok pratik bir çözüm buluyor: Bombalamak… Böylece Kamboçya üzerinde 115.000’in üzerinde hedef vuruluyor, bu sırada da 600.000 üzerinde sivil bombardımanda hayatını kaybediyor. Hala da zaman zaman zaman bu bombardımandan kalan patlamamış bombalar insanları öldürmeye devam ediyor. Peki bunu neden mi anlattım? “Kızıl Kimer” ya da “Pol Pot” rejiminin bir anda nasıl güçlendiğini kavramak adına bu bilgi çok kritik.  Zira  1970’de 7 milyon olan Kamboçya nüfusunu düşündüğümüzde 600 bin ölümün ülke üzerindeki travmatik etkisi anlayabiliriz. Ne var ki halkın makus talihi bir türlü dönmüyor ve “Kızıl Kimer”ler ülkeyi tam bir ölüm tarlasına çeviriyor. 1 milyondan fazla kişinin bu dönemde kasıtlı olarak ya da zorunlu iskan politikaları sonucu pirinç tarlalarında öldüğü öngörülüyor.  Neredeyse 10 yıl süren “Kızıl Kimer “rejiminin ardından 1979’da  Vietnam müdahale ediyor ve “Kızıl Kimer”leri  yönetimden uzaklaştırıyor.  Sonrası malum, iç savaş….

90’ların başında iç savaş hafifliyor ve modern Kamboçya kuruluyor. Ancak Kimer halkının acısı bir türlü dinmiyor, zira ülkede halen 4-5 milyon kadar patlamamış kara mayını olduğu biliniyor. Halen sokakta yürürken aklınıza gelenin çok ötesinde bir sıklıkla uzuvlarını kaybetmiş insanlarla karşılaşıyorsunuz. 2012’nin ilk 10 ayında bile kayda geçen 155 mayın patlamasında 41 kişi ölürken 121 kişi sakat kalmış. Halen Kamboçya’da her  1000 kişiden 3’ü mayın dolayısıyla uzuvlarını kaybetmiş durumda.

Bütün bu acıların orada yaşandığına inanmak güç, çünkü öylesine güzel, öylesine iyi niyetli insanları var ki. Diğer taraftan ise insanlarla her temasınızda gözlerinin içindeki acıyı ve çekingenliği hissedebiliyorsunuz. Netice de diyoruz ki globalleşme Kamboçya’yı avucunun içine almadan bir an önce gidin, görün…

Kızıl Kimer dönemi ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyenler için: First TheyKilled my Father, Loung Ung ve Brother Number One, David P.Chandler iyi birer referans kitabı olabilir.

IMG_1462

Neresinden Baktığınız Dünya’yı Çok Değiştirir

2 Responses to “Kamboçya Gezisi ve Kamboçya’nın Acı Tarihi”

  1. algons November 8, 2013 at 11:22 am #

    Lonely Planet’in eski bir versiyonunda “top 10 in Cambodia kisminda” o kadar tapinak, dogal guzellik arasinda 1. sirada Kambocya’nin insanlari vardi 🙂 Pozitif irkcilik gibi olacak ama dunyanin en iyi insanlarina sahip ulkelerden biri ya.

    • cakirca88 November 10, 2013 at 11:33 am #

      Di mi Alper?

      Zaman içerisinde nasıl dönüşürler bilinmez ama şu an için bu dünyadan fazlasıyla uzaklar ve sanırım onları bu kadar “iyi” yapan da bu.

Leave a reply to algons Cancel reply